Sinan Vardar'ın 'Bir uyarı daha!' başlıklı yazısı:
Beşiktaş'ın olağanüstü kongresinden sonra Sayın Serdal Adalı'ya bir yazı yazmıştım. Sayın Başkan'a, "Lütfen, mutlaka Ümraniye'de futbolun içinden gelen bir sportif direktör olsun. Bu kişi hem dürüst hem uluslararası tecrübesi olan hem de Türk futbolunu yakından tanıyan biri olmalı." demiştim. Fakat Sayın Başkan, daha önceki yıllarda hatta beraber yöneticilik yaptığımız dönemdeki tecrübesine dayanarak futbolu da kendi yönetmeyi tercih etti. Sağ olsun, daha çok mesaisini Ümraniye'ye verdi. Mutlaka faydalı işler yapmıştır ama o kadar açık görünüyordu ki Beşiktaş'ın mutlaka iyi bir forvete ve bir kanat oyuncusuna acilen ihtiyacı vardı. Ancak ara transfer döneminde sadece okyanus ötesinden iki genç, yetenekli olduğu söylenen futbolcu alındı. Biri hiç ortada yok, diğeri ise zaman zaman kısa süreler alıyor. Geçtiğimiz sezonun yetenekli ve başarılı futbolcusu Semih de maalesef kendini aratıyor. Hepimizin ümidi Mustafa Hekimoğlu da zaman zaman şans bulsa da bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Benim çok beğendiğim Arda da henüz süre alamadı. Bu haftaki maç yazımda da belirttim: Immobile, João Mário, Oxlade-Chamberlain ve Onur Bulut'a Süper Lig'de kalan maçlarda artık süre verilmemeli. Mustafa, Semih, Arda ve Muçi ilk 11'de oynatılmalı ve gösterecekleri performansa göre gelecek sezonun kadrosu şekillendirilmeli. Dost acı söyler ama gerçek bu. Ve yine Sayın Başkan, mutlaka Ümraniye'de Beşiktaş camiasının gönülden destekleyeceği bir futbol adamının olması en doğru hamle olacaktır. Lütfen bu sözümü kulak arkası yapmayın. Benim burada yazmam doğru olmaz ama ikili bir görüşmemizde tavsiyede bulunabilirim. Beşiktaş için bu tavsiyelerde bulunurken şimdi gelelim Türk futboluna... Kulüplerimizde olduğu gibi Türk futbolunda da maalesef hiçbir şey düzgün gitmiyor. Defalarca yazıyorum, çiziyorum: Futbol ekonomisi berbat durumda. Avrupa'da da başarımız yok. Ama hâlâ Türkiye Futbol Federasyonu sadece bu federasyon da değil, hiçbir zaman kulüpleri ciddi şekilde denetlemedi. "Ne yapıyorsunuz?" demedi. Kulüpler bütçelerini aştı, tam anlamıyla bir futbol ekonomisi faciasının içindeyiz. Hâlâ 14 yabancı futbolcu kuralı devam ediyor. Üstelik bu yabancıların önemli bir bölümü ülkelerinde işi bitmiş, sadece son durak olarak buraya gelip paralarını alıyorlar. Hiçbir varlık gösteremeyip kulüplerin bilançosunu da berbat ediyorlar ama hâlâ bir çözüm yok. Süper Lig'de 11 yabancıyla sahaya çıkılabiliyor. Almanya'daki gurbetçi futbolcular olmasa, belki de milli takımımız alt liglerden kurulu bir kadro ile sahaya çıkacak. Sinan abiniz bir kez daha gerçekleri önünüze serdi. Kalın sağlıcakla.