Futbol

Beşiktaş'ın eski kaleci antrenörü dikkat çeken itiraflarda bulundu

2013’ten 2016’ya kadar Beşiktaş’ın kaleci antrenörlüğünü yapan Jose Sambade, Türkiye’de geçirdiği zamandan övgüyle bahsederken siyah beyazlıların eski kalecisi Fabri’nin Kara Kartal’a transfer sürecini de anlattı.

Abone Ol

Beşiktaş ile birlikte 2015/2016 sezonunda lig şampiyonluğu sevincini yaşayan Jose Sambade, son olarak La Liga ekibi Granada’yı çalıştırıyordu.

Geçtiğimiz aylarda İspanyol ekibiyle yollarını ayıran 52 yaşındaki çalıştırıcı, şu sıralar kendi adını taşıyan kalecilik akademisinde geleceğin kaleci adaylarıyla tecrübelerini paylaşmaya devam ediyor.

Bu süreçte Türk futbolunu da yakından takip eden Jose Sambade, Spor Arena’dan Kerem Ergün’e çok özel açıklamalarda bulundu.

Deportivo La Coruna’da geçirdiğiniz 14 yıldan sonra dünya çapında ismi bilinen bir kaleci antrenörüydünüz. Ancak tercihiniz yeni bir yapılanmaya giren Beşiktaş oldu. Bu tercihin sebebi neydi?

Deportivo La Coruna’da, yuvamda geçirdiğim 14 yıldan sonra kendim için yeni bir meydan okumada bulunmak istiyordum. Bunun içinse Beşiktaş gerçekten büyük bir fırsattı. Başka bir ülkeyi, kültürü ve ligi tanıma fırsatı buldum. Benim için harika bir meydan okumaydı. Beşiktaş’ta olmak gerçekten büyük bir fırsattı.

Dönemin Beşiktaş Sportif Direktörü Önder Özen sizi “Dünyanın en iyi kaleci antrenörü” olarak nitelendirmişti. Bu durum üzerinizde bir baskı yarattı mı? Çünkü Cenk Gönen ile Tolga Zengin’in sık sık sakatlık sorunları yaşaması sebebiyle basın tarafından yakından mercek altına alındığınız zamanlar oldu.

Bu normal. Kaleciler sakatlandığında veya performansları yeterince iyi olmadığında kaleci antrenörüne odaklanır. Bu da normaldir. Çünkü bu bizim sorumluluğumuz. En iyi kaleciyi seçmek ve ondan en iyi performansı almak zorundayız. Bu eleştiriler de işimizin bir parçası.

Türkiye’deki futbol iklimini nasıl yorumlarsınız? İşler kötüye gittiği zamanlarda sizin kalecilere yanlış antrenman metotları uyguladığınız bile iddia edilmişti.

Bana kalırsa iyi bir çalışma ortamı vardı. Herkese saygı duyuyorum. Daima bunu yapıyorum. Herkesin eleştirilerine saygı duyuyorum. Belki metotlarım farklı olabilir ama bu onların yanlış olup olmadığını göstermez. Herkesin farklı bir çalışma tarzı var. Ancak benim felsefem diğer kaleci antrenörlerinden farklı olmak. Benim açımdan kimin metotlarının doğru; kimin metotlarının ise yanlış olduğunu anlamak zor. Ben diğer kaleci antrenörleri hakkında asla yorum yapmam.

Instagram hesabınızı incelediğimde dönemin Beşiktaş kalecisi Tolga Zengin’e özel bir paylaşım yaptığınız gördüm. Tecrübeli kaleci ile olan ilişkilerinizi anlatabilir misiniz?

O benim kardeşim gibi. Tolga Zengin’i çok seviyorum. Bunu kalecilik bakımından söylemiyorum. Herkes onun ne kadar iyi bir kaleci olduğunu biliyor. Bunu insani bakımdan söylüyorum. Sanki benim Türkiye’deki büyük kardeşim. Onunla hala devam eden bir iletişimimiz var. Benim için özel bir insan. Türkiye’de çok fazla arkadaşım var. Ancak Tolga benim Türkiye’deki en iyi arkadaşım. Tercümanlığımı yapan Arda ile de muhteşem bir iletişimimiz var ama Tolga gerçekten özel.

Sizce uzun süren şampiyonluk hasretinden sonra Beşiktaş’ı şampiyonluğa ulaştıran sebepler nelerdi? Zira sizde yeni yapılanmanın başladığı ilk sezonda siyah beyazlılarda göreve başladınız. Kulübün geçirdiği bu süreci biraz anlatır mısınız?

Kolay bir süreç değildi. Her ligde şampiyonluğa ulaşmak çok zor. Her yerde bu böyle. Ama biz bu sonuca ulaşmak için doğru olanları yaptık. Futbolda başarılı olmak için tutkuya ihtiyacınız var ama bu her zaman yeterli değil. Her hafta sonu iyi sonuç almalısınız ve bu süreçte kimse arkadaşınız değil. Bazen en iyi teknik direktörü ve oyuncuları seçmek için zamana ihtiyacınız oluyor. Sabırlı olmanız ve sonuçlar iyi olmadığında bile sabırlı olmanız gerekiyor. En iyisi için beklemeli ve onun için çalışmalısınız. Ama yine de şampiyon olmak kolay değil. Evet şampiyon olmak için en iyi oyunculara ve en iyi teknik direktöre sahip olmanız gerekiyor. Kulüple de iyi bir iletişime sahip olmanız gerek.  

Yaşanan şampiyonluğun ardından Beşiktaş ile olan sözleşmenizin bitmesine 1 sene kalmıştı. Ancak buna rağmen takımdan ayrılmıştınız. Bunun sebebi neydi?

Hayır, bu doğru değil. Takımdan ayrıldığım gün benim sözleşmem bitmişti. Beşiktaş ile 3 yıllık bir sözleşmem vardı. Bir yılım daha yoktu. Bu haber doğru değil. Sözleşmem bittiğinde kulüp bir değişim istedi ve yollarımız ayrıldı. Beşiktaş’ta geçirdiğim günler benim için çok özeldi. Onlara sadece teşekkür edebilirim ancak bir yıllık sözleşmem daha yoktu. 

Fabri’nin Beşiktaş’a olan transferinde büyük rol oynamıştınız. Fulham’da göreve başladığınız zamanda İspanyol kaleciyi hemen takıma transfer ettirdiniz. Fakat ikiniz içinde İngiltere macerası oldukça kısa sürdü. Bunun sebepleri neydi?

Evet, Fabri’nin Beşiktaş’a olan transferinde payım var. Beşiktaş’ta iken kulüp kaleci arıyordu ve neredeyse 20 tane aday vardı. Ben de Fabri’yi önerdim. Ancak o Beşiktaş’a transfer olduğunda ben artık Türkiye’de değildim. Beşiktaş’taki kontratım bittikten bir yıl sonra da Fulham’da göreve başladım. Onlar da kaleci arıyordu. Ben yine Fabri’yi önerdim. Ama Londra’da işler istediğim gibi gitmedi ve ben takımdan ayrıldım. Onunla birlikte Fulham’da sadece iki maça çıkabildik. Ama büyük rol oynamaktan çok fikrimi söyledim, onlar da bana güvendi.

Türk futbolunu hala takip ediyor musunuz? Beğendiğiniz Türk kaleciler var mı?

Evet, takip ediyorum. Özellikle Beşiktaş’ı yakından takip ediyorum. En son dün oynanan Galatasaray - Adana Demirspor maçını izledim ancak maç tamamlanamadı. Kaleci konusuna gelirsek, bence Türkiye’de çok çok iyi kaleciler var. Benim zamanımda Tolga Zengin ve Volkan Demirel gibi çok iyi kaleciler vardı. Ama şu an ki jenerasyonda da çok iyi kaleciler var. Manchester United’ın kalecisi Altay Bayındır’ı, Trabzonspor’un kalecisi Uğurcan Çakır’ı örnek verebilirim.

Peki favoriniz kim?

Dürüst olmak gerekirse Altay Bayındır. Düzenli olarak 11’de yer almıyor ama gerçekten çok iyi bir kaleci. Fenerbahçe’de iken de çok iyiydi. Onu ve oyun tarzını seviyorum.

Türkiye’ye ve Beşiktaş’a göndermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Türkiye’de ve Beşiktaş’ta geçirdiğim zaman harikaydı. İnanılmaz bir tecrübeydi. İnsanlar bana karşı çok iyiydi. Sadece her şey için teşekkür edebilirim. Birçok yerde çalıştım. İngiltere’de, Fransa’da, İspanya’da çalıştım. Ama benim için en iyi yer her zaman Türkiye idi. Gerçekten çok ama çok mutluydum.